Rüyada Rüya tabircisi | Büyük Rüya Tabirleri
Rüyada, rüya tabircisinl görmek, mahzun kimselerin sevineceğine ferahlik içinde olanlarin mahzun olmalarina, kapali bir seyin meydana çikmasini ümit ve arzu eden kimsenin, istek ve arzusunun yerine gelmesine, kaybolmus birisinden haber bekleyen kimse için de, o kimse tarafindan ona haber getiren bir adamin gelmesine işarettir.
Bazen de tabirci görmek, rumuzlu seyleri bilmeyi, müskül seyleri çözmeye, gizli seyleri çikarmaya, hikaye ve olay nakledicisine ve dinî bilgileri bilen alim bir kimseye işarettir. Tabirci, bazen çevresine ögüt veren insana da sirn gizlemeyen kimseye işarettir. Tabirci, hakim, hukukçu ve doktor gibi halkin iyi veya kötü islerinde müracaat ettikleri kimseye işarettir.
Bazen tabirci camiye ve Kur'an okuyucuya işarettir. Çünkü tabirci hem müjdeleylci hem de korkutucudur.
Bazen de tabirci sarrafa, ayar ve tarti île ugrasan kimseye işarettir. Tabirci görmek, bazen de çamasirciya, bez aticiya, yün ve kil kirkiciya, üzüntü, keder ve matem zamanlarinda halki teselli eden bir büyüge işarettir.
Bazen tabirci kitap, risale ve geçmis meliklerin sicillerini okuyan bilirkisiye işarettir.
Rüyada tabirci gören kimse, hakimlige egilse hakim olur. ilim ve Kur'an okumayi talep ediyorsa Kur'an-i ezberler, yazici olmak Istiyorsa, buna nail olur. Tip ögrenmek istiyorsa, onu ögrenir.
Bunlarin hiçbirisini istemiyorsa, o kimse sarraf veya kurutemizleyicisi olur.
Bazen de tabirci hakim tarafindan bir hususun kesfedilmesine memur edilen kesif heyetine işarettir.
Kişinin rüyada, rüya tâbircisini görmesi, mahzun olanların feraha kavuşmasına, ferahlık içinde olanların da mahzun olmalarına, kapalı ve gizli bir şeyin meydana çıkmasına, ümit ve arzu eden kimsenin, istek ve arzusunun yerine gelmesine delâlet eder.
Rüyada, rüya tâbircisi görmek, rumuzlu şeyleri bilmeye, müşkül şeyleri çözmeye, gizli ve saklı şeyleri meydana çıkarmaya, hikâye ve olay nakledicisine ve dinî bilgileri bilen âlim bir kimseye delâlet eder.
Bazı kere de rüyada tâbircisi görmek, camiye Kur’ân-ı Kerim okuyan kimseye, arkadaşına öğüt veren ve onu esirgeyen dosta delâlet eder. Kendisinin rüyada, rüya tâbircisi olduğunu görmek, ilim ve Kur’ân okumayı talep ediyorsa, Kur’ân-ı Kerim’i ezberlemeye delâlet eder.
Eğer yazıcı olmak muradında ise, buna nail olur.Rüyada tâbirci görmek, üzüntü, keder, sıkıntı ve matem anlarında halkı teselli eden ve onlara metanet veren kişiye delâlet eder.
Bazan da tâbirci görmek, risale ve geçmiş sultanların menkıbelerini okuyan kimseye delâlet eder.
Rüyada, kendi rüyasını bir tâbirciye anlattığını görmek, tâbircinin ona söylediği sözün Sünnet-i Seniyye’ye uygunluğuna işarettir.
Rüyada, rüya tâbir etmek, doğru olmayan bir şahsın lisanından çıkacak bir habere alâmettir.
Rüyada, doğru olan bir zat rüyasını tâbir etse, tâbir aynen zuhur eder.
1: Muharrem
2: Safer
3: Rebîu’l-Evvel
4: Rebîu’l-Ahir
5: Cemâziye’l-Evvel
6: Cemâziye’l-Âhir
7: Receb
8: Şa’bân
9: Ramazan
10: Şevval
11: Zilka’de
12: Zilhicce
Başka Bir Kaynakta:
Görüldüğü Güne Göre Rüyanın Tabiri
Kutsal kitapta (İncil) Hz Yusuf’un Güneş, Ay ve 11 yıldızı aynı anda arka arkaya dizilmiş halde görmesi 20 yıl sonra gerçek oldu.
Mısır kralı Pharaohun mahkumları görme rüyası 7 yıl sonra aynı gün gerçek oldu.
Mısır kralının rüyasında gördüğü 14 inek (7'si cılız , 7'si şişman inek ) bir ila 14 yıl arasında gerçekleşti. 7 yıl kıtlık oldu 7 yıl bereket yaşandı. ... Muabbir
Şeyh Bahauddin Amulî’den (r. a) rivayet edilir ki;
İmam Nablûsî “Ta’tîrü’l-En’âm fi Ta’bîri’l-Menâm” ismini verdiği eserinin önsözünde Allah’a hamd, Resulü’ne salât ve selamdan sonra şöyle demektedir:
-Yüce Allah kerîm kitabında buyuruyor ki: “Onlar için dünya hayatında da, âhirette de müjdeler vardır. “(1) Bu mübarek âyetin tefsirinde müfessirlerden bazıları: “Dünya hayatındaki müjdeden murad, dünyada bizzat kendisinin veya kendi hakkında bir başkasının gördüğü sâlih rüyadır. Ahiretteki müjdeden murad ise Allah’ı görmektir. ” demişler ve bu âyet-i celîleyi böyle izah etmişlerdir. Kâinatın Efendisi de şöyle buyurmuşlardır: “Sâlih rüyaya inanmayan kimse Allah’a ve ahiret gününe iman etmemiştir. ” Müminlerin temiz ve pak annesi Hazret-i Aişe (r. anha) demiştir ki: -Resûlullah (s. a. v. )’de vahyin başlangıcı sâlih rüyalardı. Herhangi bir rüya gördüklerinde sabah aydınlığı gibi aynen zuhur ederdi. . . Rivayet edilir ki, bir gün Allah’ın Resulü, Hazret-Î Ebu Bekir (r. a. )’e hitaben dediler ki: -Yâ Ebâ Bekir, öyle bir rüya gördüm ki, güya ikimiz bir merdivenden çıkıyor muşuz, ancak ben seni iki basamak geçmişim!. . Hazret-i Ebu Bekir (r. a. ) ılık gözlerini Allah Resulünün mübarek cemaline dikip: -Ey Allah’ın Resulü, dedi. Allah sizin ruhunuzu alıp rahmetine kavuşturduktan sonra ben iki buçuk sene daha yaşarım!. . (Cihan sıddikı Hazret-i Ebu Bekir’in bu tâbiri aynen gerçekleşmiştir. . . ) Yine bir başka gün Allah’ın Resulü, Hazret-i Sıddîk-ı Ekber’e: -Yâ Ebâ Bekir, dediler. Rüyamda gördüm ki, siyah bir koyun bana tâbi olup benim peşimden ve o siyah koyuna da beyaz bir koyun tâbi olup onun peşinden geliyordu. . . Hazret-i Ebu Bekir (r. a. ), Nebiler Nebisinin rüyasını şu şekilde tâbir ettiler ve dediler: -Ey Allah’ın Resulü, size ilk önce Araplar tâbi olacak, Arab’a da Arap olmayanlar ittiba edecektir. . . (Bu tâbir de ayniyle kısa zamanda zuhur etti. ) Yüce Allah, Hazret-i Yûsuf’a rüya ilmini ihsan ve ikram buyurmuştu. Buna işaretle Kur’ân-ı Kerim’de şöyle buyuruluyor: “Rabbin seni seçecek ve sana rüya tâbirini öğretecektir. ”(2) Rüya ilmi, insanlığın ve âlemin başlangıcından beri akıp gelen bir ilimdir ki, nebiler ve resuller o ilim ile amel etmişlerdir. Peygamberlerin çok kerre rüya ile verdikleri haberler, kendilerine rüya ânında Rableri tarafından vahyedilen şeylerdir.Hani Allah, sana rüyandan onları az gösteriyordu; eğer sana onları açık gösterseydi, korkacak ve kumanda da tartışacaktınız. Fakat Allah, selamete bağladı; çünkü O, bütün sinelerin özünü bilir.
Yusuf Suresi 4. Ayet
Bir vakit Yusuf babasına: “Babacığım, ben rüyada onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki, onlar bana secde ediyorlar. ” dedi.
Yusuf Suresi 5. Ayet
Babası: “Yavrum, rüyanı kardeşlerine anlatma, sonra sana bir tuzak kurarlar; çünkü şeytan, insana belli bir düşmandır.
Yusuf Suresi 36. Ayet
Onunla birlikte zindana iki delikanlı daha girdi. Birisi: rüyada kendimi şarap sıkarken görüyorum. ” dedi. Diğeri: “Ben, rüyada kendimi basımın üstünde bir ekmek götürürken görüyorum, ondan kuşlar yiyor. Bize bunun tabirim haber ver; çünkü biz seni iyilik sevenlerden görüyoruz. ” dedi.
Yusuf Suresi 41. Ayet
Ey zindan arkadaşlarım, gelelim rüyanıza: “Biriniz, efendisine yine şarap sunacak, diğeri asılacak ve kuşlar basından yiyecek; işte fetvasını istediğiniz mesele halledildi!” dedi.
Yusuf Suresi 43. Ayet
Bir gün hükümdar: rüyamda yedi arık ineğin yemekte olduğu yedi semiz inek ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak görüyorum. Ey efendiler, eğer rüya tabir ediyorsanız, bana rüyamı halledin!” dedi.
Yusuf Suresi 44. Ayet
Dediler ki: rüya dediğin, demet demet hayallerdir, biz ise hayallerin tabirini bilmiyoruz. ”
Yusuf Suresi 46. Ayet
Gelip: “Yusuf, ey dosdoğru kişi, “yedi semiz inek. bunları yedi arık inek yiyor ve yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak” rüyasını bize tabir et, ümit ederim ki, o insanların yanına cevapla dönerim, ola ki, değerini bilirler dedi.
Yusuf Suresi 100. Ayet
Ana ve babasını taht üzerine çıkardı, hepsi Yusuf için secdeye kapandılar. Yusuf da:”Ey babacığım, işte bundan önceki rüyamın yorumu bu; gerçekten Rabbim onu gerçekleştirdi, cidden bana iyilikte bulundu;çünkü beni zindandan çıkardı; şeytan benimle kardeşlerimin arasını dürtüştürdükten (bozduktan) sonra sizi çölden buraya getirdi. Gerçekten Rabbim, dilediği şey için aldığı tedbirde çok hoş davranır. Gerçek şu ki, O, herşeyi çok iyi bilen, her yaptığın bir hikmete göre yapandır!
Yusuf Suresi 101. Ayet
Ey Rabbim, Sen bana mülkten bir nasip verdin ve bana rüyaların tabirinden bir ilim öğrettin. Gökleri ve yeri yaratan Rabbim, dünya ve ahirette benim velim Sensin! Benim ruhumu müslüman olarak al ve beni iyiler arasına kat!” dedi.
Enbiya Suresi 5. Ayet
(Onlar): “Bunlar bir takım karışık rüyalar; yok onu kendisi uydurdu; yok o bir şairdir; öyle değilse, önceki peygamberlerin gönderdikleri gibi, bize bir mucize getirsin!” derler.
Saffat Suresi 102. Ayet
(Oğlu) yanında koşma çağına gelince : “Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?” dedi. (Çocuk da): “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın!” dedi.
Saffat Suresi 105. Ayet
rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. ”
Fetih Suresi 27. Ayet
Andolsun ki, Allah gerçekten peygamberine o rüyayı hakkıyla doğru gösterdi, Şanıma yemin ederim ki, İnşaallah Mescid-i Haram’a güvenlik içinde başlarınızı kazıtarak, kırkarak korkusuzca gireceksiniz! Ancak O, sizin bilmediğiniz şeyleri bildi de ondan önce yakın bir fetih verdi. ... Muabbir
Rüyada kuraklıktan dolayı hasta olduğunu görmek, sıkıntıya duçar olmak, rüya sahibinin Allahu Teâlâ’nın rızasının dışına malını harcamasına, borcunu ödemekten kaçındığı için de, üzerine Allah’ın azabının ineceğine alâmettir. ... Büyük Rüya Tabirleri
Rüya tabircisini görmek, mahzun kimselerin refaha kavuşmalarına, ferahlık içinde olanların mahzun olmalarına işaret eder.
Bazen tabirci görmek, gizli şeyleri bilmeye, zor konulan çözmeye, hikaye ve olay nakledicisine, veya dini bilgileri bilen alim bir zata tabir edilir.
Bazen de tabirci hakim tarafından bir hususun keşfedilmesine vazifelendirilen kimseye işaret eder. Tabirci geçmiş meliklerin sicillerini okuyan bir kişiye işaret eder.
Rüyasında rüya tabircisi olduğunu gören kimse, hakimliğe eğilse hakim olur.
Bir kimse rüyada rüyasını tabirciye anlatsa, tabircinin ona anlattığı söz hikmetli ve sünnet-i seniyyeye uygun olur. ... Rüyaların Anlamı
Rüyada, rüya meleğinin bir şey verdiğini görmek, o şeyin aynen zuhuruna delâlet eder. Çünkü rüya meleği, o gibi işlere memurdur.
Bazı kere de rüya meleğini görmek, devlet reisine tercümanlık yapmaya ve onun sırlarına vâfık olmaya alâmettir. Yine rüya meleği görmek, asalet ve tıbba ve keşfiyat ilmine mazhar olmaya delâlet eder. ... Rüyalar Kitabı
Rüyada, rüya meleğini görmek, müjdeye, ferahliga sözünü yerine getirmeye, hayata, yolculuga, yolculuktan dönmeye, evlenmeye, çolukçocuga, memuriyete ve yardımlaşmaya işarettir.
Rüya melegi, rüyayi görene bir sey veya bir haber verse, o sey meydana gelir. Çünkü rüya melegi, o gibi islere memurdur.
Rüya meleğini görmek, hükümdara tercümanlik yapmaya ve onun sirlama vakif olmaya işarettir. ... İslami Rüya Tabirleri
Rüyada, rüya tâbircisi görmek, rumuzlu şeyleri bilmeye, müşkül şeyleri çözmeye, gizli ve saklı şeyleri meydana çıkarmaya, hikâye ve olay nakledicisine ve dinî bilgileri bilen âlim bir kimseye delâlet eder.
Bazı kere de rüyada tâbircisi görmek, camiye Kur’ân-ı Kerim okuyan kimseye, arkadaşına öğüt veren ve onu esirgeyen dosta delâlet eder. Kendisinin rüyada, rüya tâbircisi olduğunu görmek, ilim ve Kur’ân okumayı talep ediyorsa, Kur’ân-ı Kerim’i ezberlemeye delâlet eder.
Eğer yazıcı olmak muradında ise, buna nail olur.Rüyada tâbirci görmek, üzüntü, keder, sıkıntı ve matem anlarında halkı teselli eden ve onlara metanet veren kişiye delâlet eder.
Bazan da tâbirci görmek, risale ve geçmiş sultanların menkıbelerini okuyan kimseye delâlet eder.
Rüyada, kendi rüyasını bir tâbirciye anlattığını görmek, tâbircinin ona söylediği sözün Sünnet-i Seniyye’ye uygunluğuna işarettir.
Rüyada, rüya tâbir etmek, doğru olmayan bir şahsın lisanından çıkacak bir habere alâmettir.
Rüyada, doğru olan bir zat rüyasını tâbir etse, tâbir aynen zuhur eder. ... Rüya Tabirleri Ansiklopedisi
Bazen de tabirci görmek, rumuzlu seyleri bilmeyi, müskül seyleri çözmeye, gizli seyleri çikarmaya, hikaye ve olay nakledicisine ve dinî bilgileri bilen alim bir kimseye işarettir. Tabirci, bazen çevresine ögüt veren insana da sirn gizlemeyen kimseye işarettir. Tabirci, hakim, hukukçu ve doktor gibi halkin iyi veya kötü islerinde müracaat ettikleri kimseye işarettir.
Bazen tabirci camiye ve Kur'an okuyucuya işarettir. Çünkü tabirci hem müjdeleylci hem de korkutucudur.
Bazen de tabirci sarrafa, ayar ve tarti île ugrasan kimseye işarettir. Tabirci görmek, bazen de çamasirciya, bez aticiya, yün ve kil kirkiciya, üzüntü, keder ve matem zamanlarinda halki teselli eden bir büyüge işarettir.
Bazen tabirci kitap, risale ve geçmis meliklerin sicillerini okuyan bilirkisiye işarettir.
Rüyada tabirci gören kimse, hakimlige egilse hakim olur. ilim ve Kur'an okumayi talep ediyorsa Kur'an-i ezberler, yazici olmak Istiyorsa, buna nail olur. Tip ögrenmek istiyorsa, onu ögrenir.
Bunlarin hiçbirisini istemiyorsa, o kimse sarraf veya kurutemizleyicisi olur.
Bazen de tabirci hakim tarafindan bir hususun kesfedilmesine memur edilen kesif heyetine işarettir. ... Rüya Tabirleri Sözlüğü
ruyatabirleri. pro herkesin kolaylıkla anlayacağı sade bir dil kullanılarak hazırlanmıştır.
Rüyanız hakkında geniş ve açıklayıcı bilgiler verilmektedir.
ruyatabirleri. pro içerik bakımından özgün, güvenilir kaynaklardan faydalanılarak özenle hazırlanmış bir sitedir.
ruyatabirleri. pro herkesin tanıdığı ve güvendiği İslam önderleri ve büyükleri olan, İmam Nablusi, İbni Kesir Salimi, İbni Şirin, Cafer-i Sadık, Kirmani, Seyid Süleyman, Ebu Saidü’l-Vaaz eserlerinden esas olarak hazırlanmıştır.
Gerçek şu ki; rüya tabirleri ilmi, şerif ve büyük bir ilimdir. Hak Taâla’nın bu ilmi Hz. Yusuf’a (a. s) bağışlamış olduğunu herkes bilir.
Nitekim yüce Allah, Kurân-ı Kerim’de şöyle buyurur:
“İşte Yusuf’u, Mısır’da böylece yerleştirdik de ona rüya yormasını öğrettik.
İbn-i Abbas der ki: “Allah’ın peygamberlikten yana Resul-i Ekrem’e (s. a. v. ) bağışladığı ilk şey, yakın meleklerden birinin rüyada ona ‹Ey Muhammed, sana müjdeler olsun! Hak Taâla tüm peygamberler arasından seni seçti, sana gaip ilmini verdi ve peygamberlerin sonuncusu yaptı!’ deyişi oldu. “Fakat o, Allah’ın resulüdür ve peygamberlerin sonuncusudur. ”
Peygamberimiz uyandığında gördüğü bu rüyayı Hz. Hatice’ye (s. a) anlattı. Hz. Hatice, ‹Ne mutlu sana! Bu rüyada sana hayır ve gelecek vardır!’ dedi. Peygamberimiz Miraç Gecesi’nden sonra bir rüya daha gördü. “Ant olsun ki, Allah, Peygamber’in rüyasını doğru çıkardı. ” Yine, Allah, Hz. İbrahim’in (a. s) rüyası hakkında, onun dilinden şöyle buyurmaktadır: “Oğulcağızım, ben, rüyamda, seni kesiyorum gördüm. ”
Rivayet edilir ki bu ilim, Hz. Yusuf’un (a. s) bir mucizesi idi.
Dolayısıyla peygamberlerin mucizesi olan bir ilim, elbette ki şerif ve büyük bir ilim olmalıdır.
Abdullah B. Abbas, Süleyman’dan şöyle rivayet eder: “Doğru rüya, Allah’ın, mümin kullarına vahyidir (uyarısıdır) . Hayır ve şer ona ulaşmadan önce Allah onu bu yolla uyarır.
Böylece dünyanın işvelerine aldanmamasını ve Allah’tan gafil olmamasını sağlar. ”
Selman Mervî der ki: “Resul-i Ekrem’in (s. a. v) , ashabına şöyle buyurduğunu duydum: İçinizden salih bir kimse güzel bir rüya gördüğünde birkaç kez “Eûzu billâhi mineşşeytânirracîm” (Kovulmuş/ taşlanmış şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım) desin ve gördüğü rüyayı kimseye söylemesin.
Böylece ona hiçbir zarar gelmez. ”
Müminlerin Emiri İmam Ali’den (a. s) rivayet edilir ki; “Mümin bir kimse rüya gördüğünde onun tabirini bilmeli, böylece ondan iyi bir şekilde faydalanmalı; kötü rüya gördüğünde de dua, ibadet ve sadakayla onun kötü sonuçlarından korunmalıdır. ”
İbn-i Sîrin der ki: “Kim bu ilmin tüm aşamalarını elde ederse, bütün ilimlere sahip olur. Zira aradığı her ilmin kökeni bu ilim gibi çok çeşitli değildir; bu ilim kıyas üzere tabir edilmez, yöntemi güzeldir. Her ilimde bir metot vardır, ama bu ilmin aslı insanların değeri, dindarlığı, astrolojideki halleri ve farklı zamanlardaki doğum tarihleriyle SALAVAT alakalıdır.
Görülen rüya bazen aynına yorulur, bazen asla bakılır; bazen kadın için yorulur, bazen erkek için; bazen de karışık (anlamsız) rüyalardan oluşur.
Bilinmelidir ki her ilim ehli, bir başka ilme ihtiyaç duymaz.
Ancak rüya tabircisi, mutlaka Kurân tabiri ilmini, Peygamber efendimizin (s. a. v) bu alandaki sözlerini, Arap olan SALATALIK veya olmayan bütün tabircilerin yorumlarını, şiirleri, halk dilini vb. şeyleri bilmek zorundadır.
İleri görüşlü ve arif olmalıdır.
İnsanların hallerine ve şekline (onları simalarından okumaya) vakıf olmalı, yorumla ilgili esasları çok iyi bilmelidir.
Bununla birlikte ilahî tevfikten ve Allah’ın kereminden nasibini almış olmalı, Allah’a yönelmeli, doğru ve sevaptan öteye bir şeyi dilinde barındırmamalıdır.
Yüce Allah’tan isterim ki, bizlerde olan bu ilmi, mayası günahlardan, çirkin sözlerden ve haram lokmadan arı olan kimselere inayet etsin. Kim böyle bir yapıya sahip olursa, Allah da ona bu tevfiki verir.
Bu bağlamda onu peygamberlerin varisi kılar…”
... Muabbirİslam âlimlerinden bazıları rüyanın, rüya melekleri tarafından gösterildiğine inanırlar.
Bunun da insana rüyasında refâkat eden rüya meleklerinin, insan ruhuna refâkat ederek değişik yerlere götürülüp gezdirilmesi şeklinde olduğunu söylerler. Bu seyahat sırasında ruhun gördüğü olaylar, akıl veya zihin olarak tabir edilen hafıza tarafından kaydedilir, sonra yeri ve zamanı geldikçe veya uyandıktan sonra bir şekilde hatırlanır.
Rüya hakkında hemen herkes bir şeyler söylemiş ve özellikle İslam alimleri, rüya tabircileri ve filozoflara varıncaya kadar herkes, rüya üzerine değişik yorumlar yapmışlardır.
Burada Risale-i Nur külliyatından Mektubat isimli eserde geçen ve üstat Bediüzzaman’ın naklettiği güzel bir rüyayı ve rüyalara ait bazı ilmi gerçekleri ifade eden bir bölümü nakletmek yerinde olacaktır. Şöyle ki: “Bir zaman kalp ehli iki çoban varmış. Kendileri ağaç kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar. Kaval tabir ettikleri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı. Birisi “Uykum geldi. ” deyip yatar.
Uykuda bir zaman kalır.
Ötekisi yatana dikkat eder, bakar ki; sinek gibi bir şey, yatanın burnundan çıkıp, süt kâsesine bakıyor ve sonra kaval içine girer, öbür ucundan çıkar gider, bir geven altındaki deliğe girip kaybolur.
Bir zaman sonra yine o şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer; o da uyanır.
Der ki: “Ey arkadaş! Acayip bir rüya gördüm. ” O da der: “Allah hayır etsin, nedir?”
Der ki: “Sütten bir deniz gördüm.
Üstünde acayip bir köprü uzanmış.
O köprünün üstü kapalı, pencereli idi. Ben o köprüden geçtim. Bir meşelik gördüm ki, başları hep sivri. Onun altında bir mağara gördüm, içine girdim, altın dolu bir hazine gördüm. Acaba tabiri nedir?”
Uyanık arkadaşı dedi:
“Gördüğün süt denizi, şu ağaç çanaktır. O köprü de, şu kavalımızdır. O başı sivri meşelik de şu gevendir. O mağara da, şu küçük deliktir. İşte kazmayı getir, sana hazineyi de göstereceğim. ” Kazmayı getirir. O gevenin altını kazdılar, ikisini de dünyada mesut edecek altınları buldular.
İşte yatan adamın gördüğü doğrudur, doğru görmüş, fakat rüyada iken ihatasız olduğu için tabirde hakkı olmadığından, âlem-i maddî ile âlem-i manevîyi birbirinden fark etmediğinden, hükmü kısmen yanlıştır ki, “Ben hakikî maddî bir deniz gördüm. ” der.
Fakat uyanık adam, âlem-i misal ile âlem-i maddîyi fark ettiği için tabirde hakkı vardır ki, dedi: “Gördüğün doğrudur, fakat hakikî deniz değil; belki şu süt kâsemiz senin hayaline deniz gibi olmuş, kaval da köprü gibi olmuş ve hakeza. . . ”
Demek oluyor ki; âlem-i maddî ile âlem-i ruhanîyi birbirinden fark etmek lâzım gelir.
Birbirine karıştırılsa, hükümleri yanlış görünür.
Meselâ: Senin dar bir odan var; fakat dört duvarını kapayacak dört büyük âyine konulmuş. Sen içine girdiğin vakit, o dar odayı bir meydan kadar geniş görürsün. Eğer desen “Odamı geniş bir meydan kadar görüyorum”, doğru dersin. Eğer “Odam bir meydan kadar geniştir” diye hükmetsen, yanlış edersin. Çünkü âlem-i misali, alemi hakikiye karıştırırsın. ”... Muabbir
Yani insan uyanıklık halinde sorumludur, uyanıklık haricinde uyku ve baygınlık gibi yaptığı işlerden sorumlu tutulmamıştır.
Dolayısıyla insan rüyasında yaptığı iş ve davranışlardan, söylediği sözlerden sorumlu değildir.
Hatta bir insan rüyasında dinden çıkacak kelimeler söylese dinden çıkmış sayılmaz. Konuya bu açıdan baktığımızda ister olumlu ister olumsuz manada rüyalarla gelen haberler objektif bir değer ifade etmez. Bağlayıcı bir delil kabul edilemez. Rüya yorumunda rüyanın iyi ve isabetli yorumlanması esastır.
Bundan dolayı da ruya yorumlayacak kişinin ehil olmasışarttır. Rüyada Kur’an ve Sünnete aykırı, ters bir durum olduğu takdirde bununla amel edilmesi mümkün değildir.
Mesela rüyanızda size bir insanı öldürmeniz emrediliyorsa veya intihar etmeniz isteniyorsa bununla amel etmek söz konusu olamaz.
Çünkü bir insanı öldürmek ve intihar etmek Kur’an-ı Kerimde ve Sünnette haram kılınmıştır. Bu rüyayı bir insan defalarca aynı şekilde görse yine de gördüğü rüyayla amel edemez ve Kuran ve Sünnet dışına çıkamaz.
Kuran ve sünnette tespit edilen hükümler doğrultusunda amel etmek zorundadır. Bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Bununla beraber, rüyaların mübah meselelerde, rüyayı görene münhasır kalmak şartıyla, yönlendirici bir fonksiyonunun olduğu da kabul edilebilir.
Yalnız bunun bile Kur’an ve sünnette ictihad edilerek çıkarılmış bir hüküm ölçüsünde ağırlığının olduğu söylenemez. ... Muabbir
insanları mahzun etmek için şeytan tarafından ika edilen bazı hâilevî, korkunç rüyalardır. Yüksek bir yerden düşmek, köpek tarafından ısırılma, (yılan gibi muzır canavarların hücumu) gibi. . . Bunlar esas ve asılsız şeylerdir. İnsan böyle bir rüya görünce (derhal) Cenâb-ı Hakk’a sığınmak ve bunu başkalarına hikâye etmemelidir.
İnsanın uyanıkken ehemmiyetle meşgul olduğu şeylere ait gördüğü rüyalardır. Bunlar da birer kuruntu veya inhiraf-ı mizaç neticesi olduğundan esassız şeylerdir. . .
Nübüvvetin kırk altı cüz’ünden bir cüz’ü addolunan rüyalardır. Bunlar taraf-ı ilâhîden birer beşaret veya inzar (kurkutma) mahiyetinde olup, bunları bir kısım melekler ümmülkitaptan telâkki ederek uyuyanların ruhlarına ilham ederler. . . (Câmiussağir şerhleri)
Birinci ve ikinci kısım rüyalar, birer rüyayı bâtıladır. Bunlara din lisanında “hulüm” denir. Cem’i: Anlamdır. Bunlar karma karışık şeyler olduğundan “Adğâsi ahlâm” da denir. Adğâs, yaşı kurusuna karışmış ot demetleri demektir.Üçüncü kısım rüyalara ise birer “rüyayı sâdıka” denilir. Bu sâdık rüyalar, doğru sözlü, temiz ve pak yürekli, nezih itikatlı zatlara alelekser nasip olur. Ve bu halde bunlara “rüyayı sâliha” adı da verilir. . .
Resûl-i Ekrem (s. a. v. ) Efendimiz’e 23 sene vahy-i ilâhi nazil olmuş ve bu vahiy ilk altı ay zarfında lihikmetin rüya-yı sâliha suretiyle tecelli etmiştir. İşte bu itibar iledir ki, bu kabil rüyalar birer hakikate tercüman olarak ilm-i nübüvvetin 46 cüzünden bir cüz sayılmıştır. Nitekim bir hadis-i şerifte:
“Errü’yâüs sâlihati cüz’ün min sittetin ve erbaıyne cüz’ün mine ‘n-nübüvveti” buyurulmuştur.
Rüyalar, hukemâya göre de şu iki kısma ayrılmıştır:
Afakî, bir hadiseye delâlet etmeyen, kuvve-i hayâliyenin bir neticesi olan esassız rüyalardır. Bunlar ya insanın uyanıkken vuku bulan kuruntularından neş’et eder, veya insanın mizacındaki tahavvülâttan ileri gelir. Nitekim insan çok düşündüğü, çok özlediği bir dostunu daima rüyasında, bir hasta da kendisini (suya karşı hararetinden dolayı) çeşmeler, ırmaklar, pınarlar kenarında bulur. Bütün bu rüyalar hayâlât ve evhamdan ibarettir. .
Evvelce vuku bulmuş veya âtiyen vuku bulacak âfâkî bir hadiseye delâlet eden rüyalardır ki, o hadiseye bilahare, uyanıklık hâlinde ıttıla’husule gelir.
Acaba insan, kendisince henüz meçhul olan bir hadiseden böyle rüya vasıtasıyla nasıl haberdar olabiliyor?. .Bu mesele, hakikat-i insaniye ile alâkadardır. İnsanın hakikati yalnız şu beş hassadan ibaret değildir. Belki insan asıl “nefs-i natıka” denilen ulvî bir ruhtan ibarettir. Bu ruhun, bütün server-i hâdisatın mürtesim bulunduğu âlem-i melekûta manevî bir ittisali vardır. Ruh, uyku halinde beden ile iştigalden âzâde kalınca bu melekût âlemine teveccüh eder, bir âyineye karşısındaki eşya mün’akis olduğu gibi ruha da melekût alemindeki hâdisat suretlerinden bazıları müntabi olur. . Ruh böylece kendisine mün’akis olan sureti, hiss-i müştereke nakleder. Kuvve-i mütehavvile, bu sureti ya olduğu halde bırakır veya ona münasip veya zıd bir şekil verir. Binaenaleyh insan uykudan uyanınca o sureti ya olduğu gibi sarih bir halde mütehayyilenin verdiği şekilde veya bir nevi rumuzât ve işârât halinde tahattur eder. Ve böyle başka bir şekil alan rüyalar tâbire, neye delâlet ettiğini tahmin ve tâyine muhtaç olur.
Bu ikinci kısım rüyalar, birer rüya-yı sahihadır. Bunlar birer idrakten ibarettir. Bu kabil rüyaların sıhhati, birçok vukuat ile bedahet mertebesine varmıştır. Bunun vukuunu inkâr etmek, insanın hakikatini adem-i takdirden neş’et eder. . . Üç misâl:
Resûl-i Ekrem (s. a. v. ) Efendimiz, ashab-ı kiramıyla beraber emniyetler içinde Mescid-i Haram’a girdiğini mübarek rüyasında görmüştü. Bu sarih ve âtiye ait bir rüya-yı sâliha idi. . . Bir sene sonra umretü’l-kazâ vesilesiyle tamamen tahakkuk etmiştir. . .
Hazret-i Yusuf (a. s. ) , on bir yıldızın güneş ile ayın kendisine secde ettiğini rüyasında görmüştü. Bu da âtiye (geleceğe) ait bir rüya-yı sâliha idi. Fakat sarih değil, remz ve işaret hâlinde bir rüya idi. Muahheren on bir kardeşiyle beraber baba ve anasının kendisine karşı secde-i şükranda bulunmaları suretiyle taayyün etmişti. .
Nebiyy-i Zîşân Efendimiz, bir gece kendi himayesinde bulunan Huzâa Kabilesi hakkında bir rüya görmüştü. Sabahleyin Hazret-i Aişe validemize Huzâa’nın bir hadise karşısında kaldığını haber verdi. Aradan birkaç saat geçmeden Huzâa kabilesi tarafından bir heyet gelerek Benî Bekir kabilesinin hücumuna uğramış olduklarını Allah’ın Resulüne arz ettiler, işte bu da, maziye ait ve çok sarîh olan bir rüya-yı sâliha bulunmuştur.
Velhasıl: Bu kabil rüyalar, Peygamber-i Zîşan hakkında birer vahy-i ilâhîdir ki, birer fecr-i sâdık gibi tahakkuk eder.Sulehâyı ümmet hakkında ise ilhâmât ve mübeşşirâttan ma’duttur. Nitekim bir hadis-i şerifte: “Nübüvvet devresi nihayet buldu, yalnız müjdeleyici hadiseler kaldı ki, onlar da birer rüya-yı sâlihadan (doğru rüyalardan) ibarettir. ” buyurulmuştur.
Diğer bir hadis-i şerifte de:
“Nübüvvet gitti, hitâme erdi; artık benden sonra nübüvvet yoktur. Ancak mübeşşirât vardır ki, o da rüya-yı sâlihadır. Bu rüyayı ya bir insan kendi hakkında bizzat görür veya bu onun hakkında başkası tarafından görülür. ” buyurulmuştur. . .
Şunu da ilave edelim ki: Bir insan, gördüğü böyle bir rüyayı, iktidar ve istidadı var ise kendisi tâbir edebilir, başka bir zâta tâbir ettirecek, ise o zât; sâlih, âkil, adavetten hali, nâsın ve zamanın ahvaline vâkıf güzel niyete sahip olmalıdır. Çünkü rüyalar zamana ve eşhasa göre tebeddül eder ve rüyalar çok kerre tâbir edildiği veçhile zuhura gelir. Bu cihetleri nazar-ı dikkate almak lâzımdır. Nitekim bir hadis-i nebevide:
“Rüyada istikrar yoktur. O tâbir edilmedikçe bir uçar ayak üstündedir. Fakat tâbir edilince zuhura gelir. ” buyurulmuştur.
O halde rüyayı öyle herkese söylememelidir. Onu ya dosta veya tâbire vâkıf rey sahibi bulunan bir zata hikâye etmelidir.
ÖMER NASUHİ BİLMEN
(Eski Diyanet işleri Reisi)
... Muabbir
(ﺍ) (Elif) e harfi: Ululuğa işarettir. Bu rüya sahibinin değerinin artacağına işarettir.
(ب) (Ba) b harfi: Beden ve cana rahatlığıdır.
(ر) (Ra) r harfi: Hacetlerin husulüne işaret eder.
(ث) (Sa) s harfi: Düşmanına karşı üstün gelmektir.
(ج) (Cim) c harfi: Fırsat ve ganimete delildir.
(ح) (Ha) H harfi: Yücelik ve kutluluktur.
(خ) (Hı) h harfi: Her emele ulaşmaktır.
(د) (Dal) d harfi: Zahmet ve güçlüktür.
(ذ) (Zel) z harfi: Mülk, mal ve ululuktur.
(ر) (Rı) r harfi: İyi talihe delildir.
(ز) (Zı) z harfi: Kalbi sağlam itikada götürür.
(س) (Sin) s harfi: Emniyet alametidir.
(ش) (Şın) ş harfi: İşlediğine pişman olmaktır.
(ص) (Sad) S harfi: Kam almayı müjdeler.
(ض) (Dad) D harfi: Mal bulmaya işarettir.
(ط) (Tı) T harfi: Düşmanı helak olur.
(ظ) (Zı) Z harfi: İse kalbi üzülecek demektir.
(ع) (Ayın) Â harfi: Gönlünde karışıklık ortaya çıkar.
(غ) (Gayın) Ğ harfi: İşi nefsine zulümdür.
(ف) (Fe) f harfi: Rütbesi artar.
(ق) (Kaf) q harfi: Şansı açılır ve zengin olur.
(ك) (Kef) k harfi: Hiç yoktan sevinçle karşılaşır.
(ل) (Lam) l harfi: Emniyet demektir.
(م) (Mim) m harfi: Muradına erer.
(ن) (Nun) n harfi: Hatırı yıkılacaktır.
(و) (Vav) v harfi: İşleri kolaylaşır.
(هـ) (He) h harfi: Üzüntü ve gözyaşıdır.
(ي) (Ya) y harfi: Taate muvaffak olur.
İşte bu tabirler mutlaka çıkar. ... Muabbir
Bu rüyalar zamanına ve şekline göre rüya sahibinin dilediği şekille tabir olunur. Çünkü rüyaların sağlıklı yorumlanması ancak onların açık ve seçik görülmesi ile mümkündür. Karışık ve belirsiz şekilde görülen rüyalar ya yorumlanmamalı veya yukarıda da söylediğimiz gibi. zamanın ve şartların ve kişisel durumun icabına göre yorumlanmalıdır. ... Rüya Tabirleri Ansiklopedisi